Manşet

Tarihteki en büyük silah anlaşması: 142 milyar dolara neler dahil?

Trump yine Suudi Arabistan’daydı. Törenler, alkışlar, fotoğraf çekimleri derken… Hop, 142 milyar dolarlık bir savunma anlaşması daha açıklandı. “Tarihin en büyük silah satışı..." Bir yerde “en büyük” lafı geçiyorsa, orada ya bir dünya rekoru kırılmıştır ya da mevcut rekor egale edilmiştir. Burada aynı ikilinin kendi rekorlarını egale ettiğini görüyoruz.

Daha 2017’de aynı Trump, Suudi Arabistan’a gitmiş ve o zaman da 110 milyar dolarlık bir anlaşma duyurulmuştu. Yani 5-6 yılda 32 milyar dolar daha zam gelmiş. Enflasyon diyelim...

Rakamların ötesinde çoğu kişinin aklına gelen ilk soru şu oluyor: "Suudi Arabistan bu kadar silahı ne yapacak?"

F-15? 84 tane alayım. Patriot? Alayım ama yetmez, THAAD da lazım. Apache helikopter, gemi, radar, eğitim paketi? Ne varsa atalım sepete... Bayağı kapsamlı bir alışveriş listesi. Ama bu alışverişte alınan şey sadece ürün değil. Yanına “siyasi dostluk”, “bazı şeyleri görmezden gelme garantisi” ve “küresel sahneye çıkma şansı” da ekleniyor. Paketin promosyonu çok yani.

Bu tür büyük ölçekli savunma anlaşmaları, sıklıkla “sessiz diplomasi”nin en somut örneklerinden biri haline gelir. Açıkta jet, radar, füze görünür; ama paketin asıl işlevi, sessizlik ve güvenlik garantisidir.

Bazı konuların uluslararası gündemde fazla yer bulmaması da, bu tür anlaşmaların yan faydaları arasında yer alır. Yani, söz konusu olan sadece silah değil, aynı zamanda bağlam yönetimidir.

ABD'nin Foreign Military Sales (FMS) sistemi, teknik olarak şeffaflığa dayalıdır. Ancak pratikte, birçok detay kamuya açık değildir. Offset anlaşmaları, yerli üretim oranları, uzun vadeli hizmet yükümlülükleri ve danışmanlık mekanizmaları gibi başlıklar, çoğu zaman “teferruat” olarak kenarda tutulur.

Ayrıca, anlaşmaların perde arkasında eski generaller, özel savunma danışmanları ve lobi mekanizmaları da yer alır. Hepsi yasal çerçeve içindedir, fakat etkileri çoğu zaman resmi belgelerin çok ötesine uzanır.

"142 milyar dolarlık mesaj"

Bu anlaşmaların Suudi Arabistan için bir başka anlamı daha var: görünürlük. Sadece İran’a değil, bölgedeki diğer aktörlere ve küresel güç merkezlerine de bir hatırlatma: “Biz hala masadayız ve alım gücümüz yerinde.”

Belli bir tutarın üzerindeki her savunma paketi, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde bir iletişim aracı işlevi görür. Riyad, Washington’a güven tazelerken; Paris’e ve Londra’ya da “başka kapılar da açık” mesajı verir. Ve bu mesaj, genellikle teslim edilen uçaktan daha etkilidir.

Suudiler yalnızca jet değil, gerektiğinde sessizlik de satın alıyor. Amerikalılar yalnızca sistem satmıyor, aynı zamanda "bölgesel ittifak" paketine güncelleme yapıyor.

Biz de Trump'ın bir sonraki ABD ziyareti gerçekleşmeden önce "tarihin en büyük savunma anlaşması" diye başlığımızı kenarda tutup, sadece rakamları güncelleyeceğimiz bir haber taslağını şimdiden oluşturabiliriz.

Ahmet Işıktekiner-Defensehere